10 Şubat 2014 Pazartesi

Twitter'da Bir Kullanıcının Arka Plan (Header) Fotoğrafını Kaydetmek

Birçok twitter kullanıcısı, gördüğü bir arka plan veya "header" olarak bilinen fotoğrafı beğendiğinde, kendisi de kullanmak isteyebiliyor. Fakat bunu öyle klasik sağ klik>resmi kaydet yöntemi ile yapamıyorsunuz. Yine de kolayı var.

Google Chrome kullanıcıları;

Bahsettiğim fotoğrafın üstüne sağ klik yapıp view page source (sayfa kaynağını görüntüle) seçeneğine tıklıyorsunuz ve yeni sekmede bir sürü kod falan çıkıyor. İşte fotoğrafımızın linki bu kodların içinde.

Fotoğrafın linkini bulmak için ctrl+f kombinasyonu ile çıkan arama kutucuğuna header yazıyoruz. Biz enter'a tıkladıkça içinde header kelimesi geçen bütün kelimeler gösteriliyor. İşte orada https ile başlayan bir link var, o linki seçip, yeni sekmede açtığınızda fotoğraf karşınıza çıkacak. İşte şimdi, sağ klik>resmi kaydet yöntemini kullanabilirsiniz.

Not: Kaydettiğiniz dosya fotoğraf dosyası olarak gözükmezse, dosya isminin sonuna ".jpg" ekleyin.

Mozilla Firefox kullanıcıları;

Bu tarayıcı da işlem daha basit. Arka plan fotoğrafının üstüne sağ klik>ArkaPlan Resmini Göster'e tıklıyorsunuz ve yeni sekmede fotoğrafı açıyor. Sonrasını biliyorsunuz.

16 Haziran 2011 Perşembe

Call of Duty-World at War Taking Out Bunkers

-Spoiler-

Most people have questions about this mission in the game. You have to destroy the places marked as "stars" on the map. In order to destroy them, press 5 and use satchel charges. If you do not have any, you can find in the area, marked as yellow and flashes. Click right to throw and click left to bomb.

-Spoiler-

14 Haziran 2011 Salı

Gözleri Aşka Gülen

Mayıs başında Kadir Has Üniversitesi Türk Musikisi Korosunun konserine gitmiştim. Bir arkadaşım da koroda güzel iki parça seslendirmişti. Onun seslendirmediği fakat benim çok hoşuma giden bir parça vardı; Gözleri Aşka Gülen. Parçanın tekrardan aklıma gelmesi ise Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinin TV'deki reklamı oldu. Sözleri şu şekilde;

Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın

Gel bana her gece sen gönlüme dolmalısın

Tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel

Ah ne güzel ne güzel seni sevmek

Ah ne güzel ne güzel


Sensiz elem bana yar

Doğ benim ömrüme doğ da güneş gibi

Aşkımı tazele gel

Tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel


Bekleme sonbaharı bir acı rüzgar eser

Gel bana her gece sen saçların bağrıma ser

Tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel

Ah ne güzel ne güzel seni sevmek

Ah ne güzel ne güzel


Sensiz elem bana yar

Doğ benim ömrüme doğ da güneş gibi

Aşkımı tazele gel

Tatlı gülüş pek yaraşır gözleri ömre bedel

Güfte, Beste: Gündoğdu Duran

Son zamanların en sık dinlenen parçalarından biri olur zaten bu nostalji sevdasıyla.
Buraya tıklayarak Samime Sanay'ın güzel bir şekilde yorumladığı şeklini dinleyebilirsiniz.

29 Aralık 2009 Salı

Kozmetik Dükkanlarındaki Güzel Kız Oranı

Yılbaşı dolayısı ile bayan bir arkadaşa parfüm almak için Köyiçine bir kozmetikçiye girdim. Kapıda, muhtemelen orda çalışan tek erkek eleman* olan kısa boylu bir eleman, ifadeli bir biçimde "Buyrun" deyince, daha baştan psikolojik bir savaşa girmek zorunda kaldık arkadaşla. Üste çıkmak -ayrıca temize çıkmak(ne gerek varsa)- için, daha önceden ezberlediğim parfümün markasını ve ismini söyledim. Adidas Fruit Rhythm var mı? dedim. Apışıp kaldı tabii pezevenk. Neyse, önemli olan onun değil, ortamdaki diğer kızların tepkisiydi. Kozmetikçi olduğu için ve Beşiktaş gibi bir semt olduğu için, doğal olarak içerisi kalabalık ve güzel kız doluydu. Kızların bakışları ve kesmeleriyle başbaşa kaldık. O an farkettim ki, kozmetikçide, o güzel kokuların arasında çok daha güzel, çok daha çekici, çok daha cool ve seksi oluyorlarmış. Bir de bayan arkadaşa aldığım parfümü sevgilime aldığımı sandıkları için allah bilir başlamışlardır kim bununla çıkar! diye. Neyse, konuyu şuraya bağlayacağım; bakımlı kadın güzeldir. Kokusu çok önemlidir. Makyajı çok ağır olmamak kaydıyla, varsa iyidir. Kozmetik dükkanlarında daha fazla güzel kız, daha fazla bakımlı olmalı, ürünlerin doğaya zararlı etkisini ise hiç düşünmemeliler. Bunca göze hitap eden ve etrafta dolaşan kıza her şey feda. Gek gör ki, afraları, tafraları, nazları falan çekilmez yapıyor bizim kızları. Diğer yazımda buna değineyim bari. Evet.

*Dükkanda kasada duran yaşlı bir amca vardı, onu saymıyorum. Kendime tehdit olarak görmüyorum yani.

18 Aralık 2009 Cuma

Propaganda

Propaganda filmi konusu itibariyle basit bir sınırın öte tarafında kalma hikayesini anlatıyor gibi gözükse de, karakterlerin birbirleriyle olan ilişkisinin duygusallığı ve dramatikliği filmi baştan sona bir trajediye dönüştürüyor. Filmin anlattığı şey sadece ayrılık değil, aynı zamanda devletin kontrolü ve Ankara'dan kilometrelerce uzak bir yerde kuralların nasıl işlediğine dair komedi serpintili bir dram. Bir gümrük muhafaza memurunun çocukluk* arkadaşı olan Rahim'e hesap verememesi, daha sonra oğlu Adem'i vurması, filmde devletin, memuru üzerinde ne denli görünmez bir gücü olduğunun kanıtıdır. Filmin kötü adamı olarak gösterilen Mahmut(Ali Sunal) ise devletin yöredeki kulağı, ağzı ve fiziki yansıması olmuştur.

Duygusallıkların önünde bir engel, tavizlerin önünde bir kuralcı olarak belirivermiştir. Gümrük muhafızı Mehdi, ne zaman eski hatıraların etkisinde kalıp duygusal kararlar vermek üzere olsa, Mahmut, yani devlet ona kuralları hatırlatır ve kararından vazgeçirir. Bundan hem büyük bir haz duyar, hem de içten içe devlet memuru olma avantajını kullanmak ister. Adem ve filizi bastığı sahne en meşhur olanıdır.









Sonuç olarak, sadece fiziki değil sınır değil, içimizdeki sınırları da, ve bu sınırları kimin veya neyin yarattığını da gösteren harika bir filmdir Propaganda. İzleyin, izlettirin.




*Filmin başında askerlik arkadaşı olarak bahsettiği Rahim'e daha sonra çocukluk arkadaşım der.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Eşitsizliğin Meşrulaşması-2





Bu yazının ilk versiyonunu da okusanız güzel olur.

Evet. ikinci kısıma, birinci kısımdaki bir eksikliği gidererek başlamak istiyorum. Eşitsizliğin başlamasını, kadının fiziksel yetersizliği olarak tanımlamıştım, yanılmışım. Asıl neden erkeğin, kendi gücünü farketmesiyle olmuş. Ama fiziksel güç değil.

Anaerkil toplumların oluşmasındaki en büyük rol, kadının doğurganlığıdır. Bu doğurganlık erkeklerin gözünden kaçmamış olacak ki, bunun çok büyük bir meziyet olduğunu anlamış ve kadınlara saygı duyup onları kabilenin başına geçirmiş, sonra da ana tanrıça demişlerdir kendilerine. Hatta onlar için doğurganlığın simgesi olan heykelcikler bile yapmışlar. Tabi bu dönemde kadınların birden fazla erkekle evlenebildiği zamanlar da olmadı değil, atlamamak lazım. Fakat bu durum sadece erkek nüfusunun aşırı arttığı dönemlerde gerçekleşmiş.

Erkeğin gücünü farkettiği zaman ise kadının doğurganlığında kendi payının olduğunu farketmesiyle başlamış. 9 ay gibi uzun bir sürede, oluşan yeni canlının kendi çocuğu olduğunu farkedemeyen erkekler, muhtemelen daha kısa bir hamilelik dönemi geçiren hayvanları takip etmiş ve erkeğin, dişinin doğurganlığında çok büyük bir etkisi olduğunu anlamışlar. Düz bir mantık kurduğunuzda zaten aynı şeyin insanlara uyarlanması bütün taşların yerine oturmasını sağlamış. E gücün kendinde olduğunu öğrenen erkek bunun üstüne fiziksel gücünü de ekleyince, eşitsizlik denen şey yine ortaya çıkıp kadının egemenliğini tarumar etmiş. Sonuç olarak hala ataerkil bir toplumda yaşıyoruz.

Başlamış olması değil ama meşrulaşmış olması ise kadının fiziksel yetersizliği tabi.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Pikap Kullanan Kızın Çekiciliği


Bazı kızlar vardır; naiftir, narindir, hanım hanımcık gezer, çantasını omzuna değil koluna takar. Kürklü şeyler ve "ugg" giyer. Bir de diğer kızlar vardır; onlar taş gibidir, at gibidir, hayatın sillesini yemiş gibidir. İşte bu ikinci grup kızlardan en çekicisi pikap kullanan kızdır. Gözlemledim, izledim, hatta kestim. Öğrendim ki, en çekicisi onlar...

Araba kullanan kızın çekiciliği zaten başlı başına bir araştırma konusu iken, bir de pikap gibi ağır ve vites değiştirmesi zor bir araç kullanan kız beni benden almış, ömrümden ömür almıştır. Bunu Twilight filmindeki Bella kaşarı yüzünden öğrendim. Gay değilim ama, Bella'nın erkeksiliği hoşuma gitti. En azından her gün gördüğüm o kaşar tiki kızların etkisinden kurtulmamı sağladı. Peki niye böyle? Cevabı basit; sıkıldık. Erkeklerin arayışı olan o yumuşak ve pamuk gibi beden artık değişmeye ve farklı yerlere yönelmeye başladı.

Geçen Bakırköy Veliefendi Hipodromunun orda minibüs bekliyordum, yoldan bir kız geçti, pikabıyla. Ama geçmekle kalmadı, içerden bana baktı. İşte o an zaman durdu, film efekti gibiydi şerefsizim. Tak diye de vites değiştirmesin mi! Dizlerimin bağı çözüldü, sonra da bir an peşinden koşmayı düşündüm. İşte böyle etkiledi beni pikap kullanan kız. Artık bir kız arkadaşım olursa, ehliyeti olacak. Bir de bilek güreşi yapcam kendisiyle, gücünü ölçmek için.

Yaktın beni pikap kullanan kız.