Papazların sapık ve hasta ruhlu düşüncelerinden sıkılan halk, İtalya’da bir pizzacıda gaza gelip toplu yürüyüşe geçmişler ve kaymakamlık binasına kadar yürümüşler, sonrasında da halk, Papa’ya "ya Rönesans ya ölüm" diyerek görkem ve sadelik anlayışı barındıran yeni bir akımı ileri sürmüştür. Bir süre daha gayet mesut, mutlu yaşayan halk, bu sadelik ve görkemden sıkılmıştır ve Avrupa’da yeni yeni vizyona giren James Bond filmlerine özenerek, esrarengiz ve flu bir sanat anlayışı olan Maniyerizm'n tadına bakmıştır. Fakat istekleri bir çığ gibi olan halk, bu sanat akımından da sıkılmış olacak ki, Paristeki süs köpekleri hayvanat bahçesinden yola çıkarak daha süslü ve abartılı sanat dallarına yönlendi, adını da zamanında Kuşum Aydın’ın da sahne aldığı Ok Bardan esinlenerek bu akıma da Barok akımı demişlerdi. Baktılar bu akım süper, kızlar bu akıma hasta olmakta, bunu fark eden Avrupa’nın bıçkın delikanlıları "olm bu işte acayip ekmek var gel biz bu işi abartalım adını da Rokoko koyalım" diyerek mazbut bir aile babası olan Goyayı da peşlerine takarak bu akıma girmişlerdir. Bir süre sonra, bu gençlerin çok zengin olan babaları "iliğimi kemiğimi sömürdünüz be ananızı tanımasam orospu çocuğu diyeceğim" diye ağır konuşunca, babalarına tepki olarak duygu içeriği fazla olan romantisizm akımına yöneldiler ve bir dönem de olsa sıkıntıdan patladılar. O dönem herkes bedelli askerliğe gittiğinden, ortada adam da kalmamıştır.
Enis Demirci
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder